Dolar : Alış : 32.1005 / Satış : 32.1583
Euro : Alış : 34.8336 / Satış : 34.8963

HAVA DURUMU
hava durumu

istanbul

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 25 Kategoride 648 İçerik Bulunuyor.

HABER

MEB ELİYLE YASAL ÇOCUK İŞÇİLİK

12 Ocak 2022 - 306 views kez okunmuş
Ana Sayfa » Anasayfa»MEB ELİYLE YASAL ÇOCUK İŞÇİLİK

Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünün ilgili kurumlara gönderdiği karara göre, 2021-2022 döneminden itibaren ülke genelinde çok sayıda mesleki ve teknik Anadolu lisesi (MTAL) bünyesinde mesleki eğitim merkezi (MESEM) açılacak. 

Kararda, “Mesleki ve teknik ortaöğretim okullarında kayıtlı öğrencilerden; doğrudan, yıl sonu başarı puanıyla veya sorumlu olarak sınıf geçemeyenlerle devamsızlık nedeniyle başarısız sayılanlardan öğrenim hakkını tamamlayanlar ile öğrenim süresi içinde ikinci defa sınıf tekrarı durumuna düşen veya hali hazırda devamsız olan öğrencilerden mesleki eğitim merkezi programına kayıt yaptırmak isteyenlerin kayıt işlemlerinin yapılabilmesi için MEB tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, 2021-2022 eğitim-öğretim yılından itibaren; bazı mesleki ve teknik ortaöğretim okullarının bünyesinde okul/program türü açılması uygun bulunmuştur.

Bu Kararların ardından; İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından acele ve günlü olarak, Meslek Liselerine gönderilen yazı ile, 31 Aralık tarihine kadar MESEM lere öğrenci kaydı yapılması, okulların bulunduğu ilçe ve semtlerde öğretmenlerin, koordinatörlük görevlerini bırakarak esnafları gezmeleri ve bilgi toplamaları istenmiştir. Okul Müdürleri bunu kendilerine kutsal görev kabul ederek, örgün eğitimdeki tüm sınıflara MESEM’i cazip gösteren konuşmalarla, veliler okullara davet edilmişlerdir.

MESEM  programı her ne kadar, devamsızlıktan başarısız sayılanlar, sınıf geçemeyerek öğrenim hakkını tamamlayanlar için gibi gözükse de, mevcut durumda, örgün eğitimdeki tüm öğrencilere seçenek olarak gösterilmiştir. (Kayıtlar 31/12/2021 tarihinde son buldu. Ancak son gelen yazı ile beraber 04.02.2022 tarihine kadar kayıtlar uzatıldı.  Bu tarihe kadar kayıt yaptıran öğrenciler 2021-2022 öğretim yılı öğrencisi sayılacak.)

Önümüzdeki yıldan itibaren, kararın yasallaşması nedeniyle, 8.sınıftan itibaren öğrenci ve velilere de 4 gün işyerine gidip 1 gün okul gelerek hem diploma alacakları hem de asgari ücretin %30 kadar ücret alacakları anlatılarak geçim derdine düşen ailelere ve onların çocuklarına MESEM güzellemeleri yapılacağı aşikardır. Meslek Lisesi öğrenci ve veli  profiline baktığımızda, “Meslek Lisesi Diploması” yanında, asgari ücretin üçte biri oranında ücret alacağının söylenmesinin cazip gelmemesi düşünülemez. Bu durumda Mesleki Teknik Anadolu Liseleri’nin (MTAL) Mesleki Eğitim Merkezleri’ne dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır.

Ayrıca MESEM’in yaygınlaştırma tanıtımında; “Erken yaşta sigortanız yapılıyor”, “Fabrikaya okul kuruyoruz”, “ Genç işsizliği önlüyoruz “ gibi popülist yaklaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır. Gerçek; devlet eliyle çocuk işçiliğinin yasal hale getirilmesi, çocukların ellerinden geleceklerinin, hayallerinin ,çocukluklarının ellerinden alınarak sermayeye ücretsiz işgücü sağlama diplomalı itaatkar köle toplum inşa etme düşüncesidir.

Mevcut yasalara dayanarak, çocuğun eğitime okulda devam ettiği algısı ile, ” 4 gün işyerinde meslek eğitimi” gibi gösterilmesi bir aldatmacadan ibarettir. 15 yaş öğrencisi, işverenin insafına terk edilmiş olacaktır. Çocuğun temel haklarına erişmesi gibi yüksek yararı gözetilmesi gerekirken, sosyolojik, psikolojik, sistematik hiç bir alt yapısı bulunmayan bir yapbozun içine bugün ve gelecekteki meslek lisesi örgün öğrencileri atılmak istenmektedir. Eğitim süreklilik içeren bir olgudur. Bir eğitim modelini oluştururken eğitim metotlarının, hangi koşullarda yararlı olmadığının tanımlanması ve tanımlanan koşullarda neler yaparak eğitimin doğru amaca ulaşabileceğinin sorgulanması gerekir. Eğitim sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenemez. Çocuk, özgürlüğe doğru eğitim aracılığıyla ulaşır. Oysa yapılmak istenen çocuğu özgürleştirmek değil köleleştirmektir. 

Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve MESEM programı ve kurum yapısına bakıldığında, bu kararların başka planlar içerdiğini anlamak zor değildir.

Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi Makine ve  Tasarım  TeknolojileriMesleki Eğitim Merkezi   Makine Teknolojisi Alanı  
Bilgisayarlı Makine İmalatı Endüstriyel Kalıp Makine Bakım Onarım Bilgisayar Destekli Makine Ressamlığı Bilgisayar Destekli Endüstriyel Modelleme Tıbbi Cihaz Üretimi Endüstriyel Ürünler Tasarımı Değirmencilik Savunma Mekanik Sistemleri MikromekanikBilgisayarlı Makine İmalatı Dalı Endüstriyel Kalıp Dalı Makine Bakım Onarım Dalı Bilgisayar Destekli Makine Ressamlığı Dalı Mermer İşleme Dalı Bilgisayar Destekli Endüstriyel Modelleme Dalı Değirmencilik Dalı Anahtarcılık Ve Çilingirlik Dalı Saat Tamirciliği Dalı
        9.sınıf (örnek) kültür dersi   :  30 saat meslek dersi :  11 saat10.sınıf 28saat 14saat11.sınıf 16saat 17saat12.sınıf 11saat 24saat       9.sınıf(örnek) kültür dersi   :   6 saat meslek dersi  :  2 saat10.sınıf 6 saat 4 saat11.sınıf 3 saat 7 saat12.sınıf 2 saat 8 saat
  Seçmeli dersler  2 saat  –  9saat  7saat  Seçmeli dersler 2 saat  –  –  –
  12.sınıftan itibaren 3 gün işletme 1gün okul  9- 12 . sınıfa kadar 4 gün işletmede 1 gün okul
Akademik destek 12. Sınıfta 31 saatAkademik destek yok.

Program açısından değerlendirme yapıldığında,

  • MTAL öğrencisinin öğrencisi örneğin 9. Sınıfta 30 saat kültür dersi almasına karşın, MESEM öğrencisi sadece 6 saat kültür dersi alacaktır. 10-11-12.sınıfta alacağı toplam kültür dersi saati, diploma programına giden öğrenci için; meslek lisesinde okuyan akranlarının dörtte birinden az olacaktır. Öğrenci eşit düzeyde eğitime kavuşamadığı için, akranlarıyla arasında kültürel açıdan büyük farklılıklar görülecektir.  Akademik dersler öğrencinin salt kültürel bilgisini zenginleştirmekle kalmayıp, öğrencinin ders süresi içinde akranlarıyla paylaşma, etkileşim, işbirliği, diyalog becerisini de yükseltir. Kültür dersi sayılarının ve çeşitlerinin asgari düzeye indirilmesi öğrencinin kültürel anlamda kısırlaştırılması demektir. Akran ve öğretmeni ile etkileşimin yok denecek kadar az olması, öğrencinin eğitsel ve psikolojik açıdan kendi başına terk edilmesi anlamına gelir. Sadece akranlarıyla etkileşimde olması açısından değil, akademik eğitimine yüksek okul , üniversite bazında  devam etme hedef ve hayali neredeyse  elinden alınmış olacaktır.
  • Meslek dersleri eğitimi MTAL de 9. Sınıfta 11 saat, MESEM ‘de 2 saat olarak planlanıştır. 10-11- 12. Sınıf düzeylerinde de meslek dersi saatleri, MESEM’ de yok denecek kadar azdır. Kültürel derslerinin yanında meslek dersleri eğitiminden de yoksun olması çocukların,  ücretlerinin devlet tarafından ödendiği işverenlerin ücretli kölesi olma durumundan ileriye gidemeyecektir. Öğrencilerin işi teknik bilgileri ile birlikte iş başında, mesleki ve teknik yeterliği olan bir öğretmenden alması ile, 4 gün boyunca, ustasının insafına bırakılması nasıl aynı kefeye konabilir. Alt yapısı ve dinamiği yıllar içinde çözmüş gelişmiş ülke modellerine öykünerek, işi, işte öğrensin mantığı, ülkemiz eğitim sistemi içinde hiçbir temele oturmamaktadır. Hali hazırda  İş yerlerinde, mesleki yetkinliği diploma yolu ile değil,  alaylı edinen bir çok usta öğretici olduğu düşünülürse, öğrencinin iş becerisi edinirken, hiçbir eğitim modeline göre yetiştirilmeyeceği çok açıktır. MESEM ‘lere öğrenci kaydı yapılmaya çalışmanın amacı, sadece işi öğrensin, kültürel bir birikimi olmasın, bize verilenle yetinen, sermayeye ucuz insan gücü yani ücretli köle yetişsin mantığıdır.
  • Örgün eğitim içindeki alanların bazı alt dallarının MESEM’ de olmaması tercih kısıtlamasına neden olacaktır. Şüphesiz iş kollarının hepsinin aynı düzeyde ve seviyede olması beklenemez. Ancak MESEM örgün eğitim dışında kalmış, eğitimini tamamlayamamış, meslek belgesi edinmek isteyen yetişkinlere göredir. Gelecek hedef ve hayalleri olan ya da olmasa bile bu hayali kurmasına bile izin vermeden, gasp edilecek olan 15 yaş örgün öğrencisine göre değildir.
  • Meslekle ilgili hazır bulunuşluk düzeyi olmayan bir çocuğun, işi iş yerinde sadece meslek yeterliliği olan birinden öğrenilmeye mecbur bırakılması, çocuğun köleleştirilmesini doğurur. Akranlarından uzakta, meslek bilgi ve tecrübesi olmayan, sadece emek yoğun bir programla, yaşının, bedeninin ve psikolojik durumunun kaldıramayacağı bir yükün altına ezilmesinden başka bir şey değildir.
  • Bu alanlarda nitelikli ara eleman yetiştirmek için eğitim almış teknik öğretmenler bu programın neresindedir? Öğretmen bu programı verecek yeterlikte değilse, neden öğretmenlerin eğitimine pay ayrılarak, sistem buradan düzenlenmeye başlanmamış, sil baştan ve sonuçlarının en çok çocukları etkileyeceği ve sağlam bir temele oturtulmamış bir program yürürlüğe girmektedir.

MESEM’lerin yaygınlaşması toplum açısından da bir çok olumsuzluğu beraberinde getirecektir.

  • Eğitimle kültür arasında karşılıklı bir etkileşim vardır. Eğitim, bir toplumun var oluşunu ve ilerleyişini güvenceye almak amacıyla bilgi, beceri, düşünce ve davranış kalıplarının aktarılması sürecidir. Bilimsel sistematiğin ön planda tutulduğu toplumlarda eğitim, kişinin ve toplumun yaşamını değiştirebilmesinde büyük rol oynar. Eğitimin öneminin farkında olan iktidar tarafından, eğitim sisteminin siyasal-ideolojik hedeflerine uygun olarak, biçimlendirmeye çalışıldığını görüyoruz.  Mesem’ lerin yaygınlaştırılmaya çalışılması ile  “köle nesil” yetiştirmeyi hedefleyen iktidar, hedefini daha da büyüterek, bilinçli ve programlı bir şekilde eğitim müfredatını 4+4 haline getirmeye çalışmaktadır.( hatta ikinci 4 yıllık eğitimin zorunlu olmasından rahatsızdır. Bunu hafızlık eğitimleri ile delmiştir.) Sorgulamayan, sadece karnını doyurmaya çalışan yoksul bir halk yaratılmaya çalışılmaktadır. Yoksullaştırılan emekçi halkın çocukları, işçiliğe özendirilecek, yoksullaşan halk, çocuğunun eve katkı sunmasına sıcak bakacak, İktidar tarafından sermayeye bu çocukların ücretleri ödeniyor mantığı altında kamu kaynakları aktarılacak, toplumda çocuk işçiliği emek sömürüsü yaygınlaşacak, çocukları eğitimin dışına itilmiş bilinçsiz, eğitimsiz bir toplum oluşturulacaktır. 15-17 yaş grubunun sömürüye karşı daha savunmasız olması nedeniyle, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri daha da görünür olacaktır.

Çocuk işçilerin asgari ücretin altında bir ücretle çalıştırılması, bu ücretin ve sigorta giderlerinin devlet tarafından karşılanması, sermayeyi çırak çalıştırmanın emek maliyeti sıfır olmasından dolayı buna yöneltecek,  iş yerlerinde çalıştıracağı ücretli personel sayısını azaltma yoluna gidecektir. Bu durum ülkemizde zaten oldukça yüksek olan işsizlik oranının daha da artmasına neden olacaktır.

MESEM’ cazip gösterilerek kayıt yaptırılan çocuklar açısından durum şüphesiz daha vahimdir.

  • Çocukların MTAL programı ile meslek lisesi diploması edinmesi ile, MESEM programından meslek lisesi diploması alan çocuk hayata karşı 1 -0 yenik başlayacaktır. Kültürel eksikliklerin yanında, psiko-sosyal açıdan çevresine karşı kimlik kargaşası yaşayan, erken olgunlaşmış ve yorulmuş bireyler olacaklardır. Okuldan kaçarak işyerlerine gitmesi ve para kazanması cazip gelen çocuklar, bu yükün altında bedenen ve ruhen yenik düşeceklerdir. Bilimsel açıdan 15-17 yaş arasındaki bir çocuğun en fazla 2 saat herhangi bir işyerinde çalışması uygundur. Ayrıca yine bilim; çalışacağı işin, hafif düzeyde bir iş olması gerektiğini de belirtir. Oysa MESEM programında çocuk 4 gün ve günde 8 saat veya daha fazla çalışmak zorunda bırakılacaktır.

İş yerinde risk altındaki çocuklar, çevresindeki yetişkinlerin dünyasına ait olacaklardır. Bu yaş grubunun kendi yaşıtları ile vakit geçirme,   yaşına uygun sosyal faaliyet ve alanlardan kendini beslemesi ve hayata hazırlanması gerekirken iş hayatı sorumluluğu omuzlarına taşıyamayacağı yükler yükleyecektir. Hayata erken atılmak zorunda bırakılan bu çocuklar fiziksel ve psikolojik açıdan hasarlı toplum bireyleri haline geleceklerdir. 

Ekonomik olarak sömüren, tehlikeli işleri yapmaya mecbur kalacaklar, yetişkinlere oranla bilgi ve deneyimleri az olan çocuklar iş kazası meslek hastalığı gibi olumsuz durumlar karşısında daha fazla risk altında olacaklardır.

Çocuğun Eğitim hakkı, İnsani şartlarda yaşam hakkı, İstismar ve ihmalden korunma hakkı, Ekonomik sömürüden korunma hakkı vardır.  Bugün, Meslek Liselerinin MESEM’e dönüştürülmeye çalışarak başlanan bu çocuk hakları ihlaline dur demezsek,  yarın müdahale edilmesi daha zor bir hale gelecektir.

Meslek liselerinden MESEM ‘ e kaydırılan bu çocuklar ve gençler büyük bir eğitimsizlik girdabı ile karşı karşıya kalacaklar. Bunun sonucunda ; üretken biçimde çalışamaz, sağlıklarına ve bedenlerine özen gösteremez, kendilerini gereği gibi koruyamaz ve kültürel açıdan zengin bir yaşam sürdüremez olacaklardır.

  • Sistem tarafından,  eğitimsiz yetişkinleri belgelendirmek amacıyla kurulması kararlaştırılan Mesleki eğitim Merkezleri anlaşılan o ki, devlete yük gelmeye başlamıştır. Toplumda eğitimsiz kimse kalmasın başlığıyla açılan bu kurumlar, toplumda az eğitilen bireyler için yeniden yapılandırılmak istenmektedir. Mesleki Eğitim Merkezlerinde çok az sayıda öğrenci kaydı olması ancak bu kurumlar için kadro oluşturulmasının devlete maliyeti de düşünülerek, az öğretmen, çok öğrenci, özel sektöre aktarılan kaynaklar şeklinde çözülmeye çalışılmaktadır. Öğretmen devlete yük görülmekte, ama kamu kaynakların özel sektöre aktarılması için kararlar meclisten kolayca çıkmaktadır.
  • Bu dönüşümle bir çok öğretmen okullarında norm fazlasına dönüşecektir. (okulların öğretmen ihtiyacı ciddi bir şekilde azalacak)

Öğretmenlerin büyük çoğunluğu bir şekilde mağduriyet yaşayacaktır. Norm fazlası olmaları nedeniyle, başka okullara veya bölgeye atanma sorunu ile karşı karşıya kalacaklar.

Genel bir değerlendirme ile;

Meslek Liseleri bünyesine MESEM açılması teklifi ve yapılan düzenlemeler, 2016 yılından itibaren yasalaşmaya başlamıştır. Çıraklık eğitimini zorunlu eğitim kapsamına alarak , bu eğitimin verildiği kurumlar Mesleki Eğitim Merkezi haline getirilmiş ve bu kurumların statüsü diğer ortaöğretim kurumlarının seviyesine çıkartılmıştır. 14.08.2020 tarihli Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Mesleki Eğitim Merkezi Diploma Telafi Programı konulu yazısıyla “Mesleki Eğitim Merkezleri Haftalık Ders Çizelgesi ve Diploma Programı” yayınlanmış ve 2019-2020 eğitim öğretim yılından itibaren mesleki eğitim merkezlerinde diploma programı kademeli olarak uygulamaya başlanmıştır. Organize Sanayi Bölgelerinin yönetimlerine, özel mesleki eğitim merkezleri açma hakkı verilmiş, ayrıca özel sektör tarafından açılacak olan bu kurumlara devlet teşviği verileceği açıklanmıştır.  Kamu kaynaklarının, kamu okulları yerine sermayeye aktarımı için yeni bir alan oluşturmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Bu hazırlıklar; yoksul çaresiz çocuklar,  ebeveynlerin eğitim ve gelir durumu dikkate alındığında aslında yoksullaştırılan halka dayatılan, sermaye için ucuz işgücü, iktidar için ise köleleşmiş kitle yaratmanın adımlarıdır.

MESEM ’lerin yaygınlaşması ile

  • Örgün eğitim dışına itilmiş, yarınlarına yabancılaşmış, eğitimsiz, haklarını bilmeyen, kültürel açıdan eksik, kendine dayatılan hayatı kabullenen genç kitle oluşacağı,
  • Yoksullaştırılan halkın çocukları açısından zorunlu eğitimin 8 yıla ineceği,
  • Türkiye’de “çırak” adı altında milyonlarca çocuğun ciddi bir emek sömürüsüne maruz kalacağı,
  • 18 yaş altı çocukların çalıştırılmasının yasal hale geleceği,
  • Patronlara ücreti devlet tarafından ödenen çocukların ücretsiz insan kaynağı olarak sunulacağı ve hakkını aramak konusunda bir yetişkin gibi davranamayacak bir işçi ordusu yetiştirilmek istendiği anlaşılmaktadır.

MEB’in  eğitime piyasacı bakış açısı, yoksullaştırılan halkın çocuklarını, çocuk işçi olmaya özendirmesi, siyasi gelecek için  köle kitle oluşturma çabası, yoksullaştırılan emekçi sınıfının çocuklarının sermayeye yem yapması kabul edilemez. Devletin görevi çocuk işçiliğini yasalaştırmak değil, çocukların örgün eğitimde kalmaları ilgi, yetenek ve tercihlerine uygun, her bireyin ulaşabileceği, parasız, laik, bilimsel, eşit eğitim vermek ve insan onuruna yaraşır bir gelecek imkânı sağlamaktır.

Öncelikle ülkenin mesleki eğitim ihtiyaçlarının çıkarılması, var olan meslek okullarındaki eğitim sistemlerinin incelenmesi, dünyadaki mesleki eğitim sistemleri ve eğitim modellerinin incelenmesi, doğru eşleştirme analizlerinin yapılması ve mesleğin sahibi öğretmenlere ve onların temsilcisi olan sendikalara sunularak fikirlerinin alınması, bir yol haritası çıkarılarak oldu bittiye getirilmemesi gerekmektedir.  

Eğitim ve çocuklarımız yapboz tahtasının bir parçası değildir. Özgürlük eğitimle kazanılır. Özgür, haklarını bilen istediği mesleğe ve eğitime ulaşabilen çocukların yarınları ve onların hedefleri için mücadele etmek sorumluluğumuzdur.

Bu yazıyı paylaş
İlgili Terimler :