ANAOKULUNDA DİNİ EĞİTİM BAŞLADI

MEB tarafından düzenlenen 19. Milli Eğitim Şurasında öncelikle Okul Öncesinde din eğitimi verilmesi teklifi getirilmişti fakat bu durum biraz esnetilerek Değerler Eğitimi verilsin şeklinde karar çıkmıştı.
Şura kararları bilindiği üzere tavsiye kararlarıdır. Tavsiye kararları bakan tarafından onaylanır ve Tebliğiler Dergisinde yayımlanır. Tebliğiler dergisinde yayımlanan kararlar ilgili birimlere gönderilir. İlgili birimler de konu ile ilgili çalışma yaparlar ve örneğin Değerler eğitimi ile ilgili Talim ve Terbiye Kuruluna çalışmalarını sunarlar TTKB de uygun görürse bakanlığa sunar ve onaylanarak uygulanır.
Daha Şura kararlarının mürekkebi kurumadan uygulamaya başladığını görüyoruz. Üstelik devlet okullarında uygulama başladı ve henüz Tebliğler Dergisini, Talim Terbiye Kurulu Kararını ya da bakan onayını görememişken uygulama başladı.
Üstelik öğretim yılının ortasında başladı. Başlayan ise Değerler değil din eğitimi, Kuran’ı Kerim ve Arapça eğitimi…
Geçtiğimiz hafta içerisinde İlçe Milli Eğitim Müdürü OkullaraACİİİLLLLL koduyla aşağıdaki talimatı verdi ve programı da ekte göndererek din eğitimini resmen başlattı.

İşte bu yazı gösteriyor ki Şura falan bahane. Karar önceden verilmiş hazırlıklar önceden yapılmış ve Şura bahanesiyle uygulamaya konuluyor.
Tamamen hukuksuz bir uygulama ile karşı karşıyayız.
Bu tür yönetim anlayışının bir dakika bile o koltuklarda oturmaması gerekir. Fakat güvendikleri ağa babaları olmasa bu cüreti zaten gösteremezler. Bugünden sonra terfi ederlerse şaşmayız.
Neler mi var programda biraz da ondan örnekler verelim.
21 sayfa ve 4 Haftalık programda neler yok ki?
Örnekler verelim:



2.HAFTA


Böylece devam ediyor dersler…
Milli Eğitim Bakanlığını Bakanlık Bürokratları Yönetiyorlar Diye Düşünenler Yanılıyorlar:
Milli Eğitim Bakanlığı artık raydan çıkmıştır…
Birkaç saatte çıkarılan 444 yasasının mimarı İmam Hatiplilerin derneği olan Önder derneği olduğu,
MEB’de öğrencilerden yardım toplama kampanyasının İHH Vakfı tarafından yapıldığı,
İl Müdürü, İlçe Müdürü, Şube Müdürü ve okul yöneticileri kadrolaşmalarında Malum Bir sendika tarafından organize edildiği,
Yurtlar, Okul dönüşümleri gibi eğitimin önemli bir ayağını Dizayn etme görevinin TÜRGEV genel başkanı tarafından bürokratlarla paylaşıldığı,
Hayrat Vakfı tarafından 2012 yılından beri Osmanlıca öğretmeni yetiştirme programı,
Uygulandığı basında da geniş yer bulmuşken ve kamuoyunda tartışılmakta iken şimdi de
Öğretim programlarının yani Müfredatların bir platform tarafından hazırlandığını görüyoruz.
O zaman MEB’de Genel Müdürlüklere ve diğer makamlara gerek yok… Onlar olmadan da işler yürüyor çünkü onlara rağmen her şey dışarıda planlanıyor, programlanıyor…
Kaldı ki onların söylediği emir telaki edilip direk uygulama yapılabiliyor.
İcraya sadece hukuki alt yapısını oluşturmak kalıyor…
Buradan Cumhuriyet savcılarını da göreve, sorumluları ise en alttan en üste kadar gereğini yapmaya çağırıyoruz.
Gerçi görevini layıkıyla yapanların görevden ayrılmalarına gerek yoktur. Emir, dizayn böyledir ve en güzel şekilde yerine getirmektedirler bu nedenle göreve devam edebilirler.
Maksut BALMUK
Eğitim-İş İstanbul 1 Nolu Şube Y.K.Üyesi