FİLİSTİN HALKI YALNIZ DEĞİLDİR!

 Beyaz Saray’ı devraldığından beri ayrıştırıcı, saldırgan, ırkçı bir politika izleyen ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağını deklare etmesiyle, binlerce yıldır bekleyen barut fıçısına bir meşale atmıştır.

Filistin halkının yaralarını derinleştirecek, öfkesini kabartacak bu hamle, Filistin sorununu daha da çözümsüz hale getirecek ve aşırı sağcı Netanyahu yönetiminin faşist politikalarını onaylamak anlamına gelecektir.

Kudüs, İslamiyet-Yahudilik-Hristiyanlık gibi üç semavi dince de kutsal olmasının yanı sıra, medeniyetlerin doğduğu bir kültür beşiği olması nedeniyle de işgalci bir devlete bırakılamayacak kadar önemli bir yerleşkedir.

Trump’ın bu vahim hamlesine karşı gün, mazlum Filistin halkını yalnız bırakmama günüdür.

Filistin’e sahip çıkmanın yolu; onu işgal eden İsrail’in lobilerinden bir zamanlar ödüller alan, İsrail bürokratları tarafından “İsrail’in Başkenti Kudüs’e hoşgeldiniz” diye karşılandığı zaman memnuniyetle gülümseyenlerle aynı yerde durmaktan değil, Deniz Gezmiş gibi o toprakların tam bağımsızlığını savunmaktan geçmektedir!

Bir kültür mirası olan Kudüs’ün kaderini, emperyalist ABD, işgalci İsrail değil, kadim Filistin halkı belirleyecektir.

İşgalci devletlere karşı alınacak tavırda en şaşmaz pusula, herhangi bir ülkenin bayrağına hakaret edilmesine müsaade etmeyen, tüm ülkelerin tam bağımsız olması gerektiğinin altını çizen büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz sözü olmalıdır: “Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.”

MERKEZ YÖNETİM KURULU